Annemin elleri çamaşır suyu kokardı. Beni kucağına yatırıp sevdiği zamanlarda burnumdan gelen "Buradan uzaklaş!" sinyaline kulaklarımı tıkayamazdım. Çoğu Türk kadınında görülen çamaşır suyu bağımlılığına annem de yakalanmıştı. Mutfak tezgahında eviyenin başında bir sabunluk vardı mesela; içinde deterjan olması beklenen bu sabunluk iki gözden oluşur ve bir gözünde de çamaşır suyu bulunurdu. Bu profesyonelce kurulmuş tuzağa benim de düşmüşlüğüm var. Bulaşık yıkayayım diye giriştiğim serüvenden ellerim annem gibi kokarak çıkmıştım. İçinden, üzerinden yemek yediğimiz kapları çamaşır suyuyla yıkamak "Benim bize acımam yok!" demek gibi geliyordu bana. "Sana asla hayır diyemeyeceğin bir sarma yaptım ama bununla beraber bir miktar da kimyasalla seni ufak ufak zehirleyeceğim. Senden nefret ettiğimden değil! Tencerenin temiz olmasını senin sağlığından daha çok önemsediğimden." dermiş gibi gelirdi.
Annemin elleri kabaydı; dedemin ellerine benzerdi. Dedem yaşlandıkça ellerinin eklemleri artık esnekliğini iyice kaybetmişti; ince işlerde zorlanıyordu. Gömleğini iliklemek dedem için bir işti mesela. Annemin de elleri dedem gibi işlevsizleşecekti yaşı ilerleyabilseydi.
Kaba işler içindi annemin elleri; kalın parmaklıydı, ilk intibası kabaydı. İş insanı olduğu belli olurdu... Zarif ya da kırılgan görünmezdi annemin elleri, babamınkiler gibi değildi. Aralarındaki iş bölümü de galiba ellerine göre yapılıyordu. Babam nazlı bir adamdı; annem koltuğu bir eliyle kaldırıp öteki eliyle altını silebilirdi.
Annem bakım yapmazdı ellerine ama bakımsız tırnaklarına oldukça iddialı renkler sürmekten çekinmezdi. Kaliteli değildi ama küçük bir kız çocuğunun beceriksizce boyadığı elleri gibi hevesli görülebilirdi.
Annemin elleri ince işler için olan araç gereçleri fonksiyonlarına göre kullanmaya pek alışamadı. İşi yapmak konusunda hiçbir sıkıntısı yoktu ama prezantasyon araçlarında adres tamamen yanlıştı. Güzel bir yemek yapardı mesela yemeğe misafir geleceğinde. Harika bir tepsiyle gelirdi sofraya doğru. Spatulanın besini doğru destekleyemediği noktada annemin parmakları girerdi devreye. Ben yemeğime bu kadar dokunulmasını istemezdim mesela misafir olarak gittiğim evde. Spatulayla başlayan araç gereç kullanma becerisi zayıflığı biraz daha zorlaşan bir seviye olan çatal bıçakla sınanırdı bir sonraki adımda. Çatal bir ok gibi saplanırdı besine, bıçak bir testere gibi hırsla göreve çağrılırdı annemin ellerinde. Bir de iştahla yerdi ki kendi yaptığı yemeği, bitiriverirdi misafirden önce.
Üretim bandında yüksek verimliydi ama satış ve pazarlama bölümünde zayıftı annemin elleri...
Yorumlar
Yorum Gönder