Ana içeriğe atla

Farklı...

Duvarlarını kendim boyadım bu yatak odasının. Yatak başına gelen duvarı derin deniz gibi maviye, neredeyse laciverte boyadım; diğerleri beyaza çok yakın gri renkte. Maviyi bir günde boyamıştım da diğer duvarlar pazardan pazara derken birkaç ay sürmüştü. Yarım yamalak fırça izleri arasında uykuya gittik bu odada kim bilir kaç gece.

Akşam güneşini güzel alıyor bu oda. Akşam güneşi güzele vurur diye yatırdım 4 gün önce doğan oğlumu yatağımıza. Güneş vuruyor gerçekten de ayaklarına ama güzele vurmak için sanki biraz kararsız bu noktada... Ablam, kızkardeşim ve eşim dışında kimse görmedi bebeği daha. Beni kırmamak için mi güzel diyorlar acaba bu çocuğa? Benden mi çıktı şimdi bu gerçekten? Hiç tahmin etmemiştim gelecek olanın bu kadar tanıdıklıktan uzan olmasını bana... Hazır mıyım acaba benden ama benden bambaşka olana en iyi şekilde bakıp hayata hazırlamaya?

Bu evi tutarken çocuğumuz olunca şehir hayatında sosyalleşebilsin ama günün sonunda yeşilliklerin içinde bisiklete binebilsin diye hayal kurmuştuk. Okuluna, sosyal faaliyetlerine erişimi kolay olsun ama doğaya da yabancı kalmasın; ayağı toprağa değen biri olsun. Doğmamış bir çocuk için ne kadar çok beklentiye girmişiz. Her şey olabilecek bir çocuk için kendi hayallerimizin en parlak kumaşından bir pelerin dikmeye amma da hevesliymişiz.

30’uma gireceğim birkaç ay sonra. Oldukça az kaldı hayatımın üçlemesinin ilk cildinin son sayfasına. 3 tane 30’luk desek hayata -giriş, gelişme, sonuç- ben girişin bitimine soğru sanmıştım ki artık hayatımın neye benzeyeceğini anladım. Çocuk oldum, iyi bir öğrenci oldum, asi oldum, güzel oldum, gezgin oldum, başarılı oldum, aşık oldum, gelin oldum... Bu saatten sonra bu oyunda beni şaşırtan pek bir şey olmaz zannediyordum. Bunun bir üçleme olduğunu ne çabuk unutmuşum. İkinci cildin nasıl başlayacağını kendi boyadığım yatak odasına vuran akşam güneşinin ısıttığı oğluma bakınca az biraz tahmin edebiliyorum.

Her şey çok normal görünüyordu tüm hamileliğim boyunca. Beslenmeme çok dikkat ettim; yürüyüşlerimi hiç aksatmadım. Tüm besin takviyelerimi aldım; doğumda kullanacağım nefes egzersizlerinin hepsine çalıştım. Hiçbir ultrason görüntüsü, hiçbir tahlil sonucu hazırlamadı beni buna. Normal doğum yapabilmiş anne gururu yaşayamadım çocuğu apar topar sarmalayıp doğumhaneden çıkardıklarında. Beni odaya aldılar; bebekten önce doktorlar geldi yanıma. “Özel bir çocuk” dediler. “Her çocuk özel ama o farklı biri...” Pigmentasyon falan dediler ama ben pek dinleyemedim sonrasını... Sadece görmek istedim. Bembeyaz zıbınlar almıştık hem cinsiyetçi davranmayalım hem de temizliği, saglığı, yeni başlangıçları temsil etsin diye... Çocuğum da zıbınları kadar beyaz... Albino bir tavuskuşu görmüştüm belgeselin birinde... Farklı... Çirkin değil bence ama güzel demek için de biraz fazla farklı... sağlık problemi yok, tüm duyuları sağlıklı... Beni avutur gibi anlattı doktorlar ama ben görüyorum ki bundan sonraki hayatımız planladıklarımızdan oldukça farklı...

Derin deniz mavisinin üzerinde bembeyaz bir dalga köpüğü gibi havayı tekmeleyen ayakları... Tüm halleri uzanıyor şimdi çarşaf çarşaf gözümün önünde... Diğer annelerin yanında nasıl hissedeceğim? Diğer çocuklar ona farklı hissettirince ne diyeceğim? Benden bu kadar farklı bir yolu yürüyecek olan çocuğa destek ve güven veren, sıcak bir anne olabilecek miyim?

Yorumlar