Serbest akışla yazma tekniği benim için yeni bir keşif; bir seneden biraz fazladır tanışıyor olabiliriz. Bu tanışıklıktan önce kelimeleri derdimi en iyi anlatacak şekilde arka arkaya dizmeye dair bir inancım vardı. Serbest akış tekniğindeyse bazen bir kelimeyle, bazen bir cümleyle, bazen de hiçbir referans noktası olmadan yazmaya başlıyorsunuz. Belirli bir süre boyunca elinizi hiç sayfadan kaldırmadan yazmaya devam ediyorsunuz. Önemli olan aklınıza güzel bir fikir gelmesi ya da düşük bir cümle kurmamak değil. Zihninizi mümkün olduğunca oyun dışına çıkarıp bilinçaltınızın kendini ortaya bırakması hedefleniyor.
Bir buçuk iyi aydır "sabah sayfaları" yazıyorum. Dişimi fırçaladıktan sonra ilk işim elime kalem kağıdı alıp o anda canlı olan ne varsa 3 sayfa boyunca yazmak. Bu da bir serbest akış yöntemi. Yazacak bir şey bulamazsanız, "yazacak bir şey bulamıyorum." yazın diyorlar. "Yazacak bir şey bulamıyorum. Bomboş yaşayıp gidiyorum. Hayatıma değer katamıyorum." gibi de devam edebilir; "Yazacak bir şey bulamıyorum. Şu anda çok huzurluyum. Zihnimi meşgul eden hiçbir kaygım yok." gibi de akabilir. Zihni devreden çıkarıp ellerin akması esas mevzumuz.
Sanalyazievi.com'a dün bir hevesle üye oldum. Çeşitli atölye paketleri hazırlanmış. Kendine uygun olan birini bulup kendi yolunu çizebiliyorsun. Benim gibi nereden başlayacağını bilemeyen geniş bir kesim olmalı ki "Nereden Başlasam Paketi" adında bir atölyeleri var. Sağlamcıyımdır. Üzerinde yürüdüğüm toprakları tanımadan çırılçıplak koşamam, buradan başladım. Siteyi bana bir güzel tanıttılar; "eğer ilgini çekerse 6 dakika pratiklerine de bir göz atabilirsin." dediler. İçimde yazmaya dair bu kadar büyük bir açlık oluşmuşken duramazdım. Boğulmayacağıma inandığım sığ sularda kovamla, küreğimle oynamaya başladım.
6 dakikada serbest akışla "aşk"la başlayan bir yazı pratiği yapmam istendi. Aşk 6 dakikada yazmak için oldukça derin bir deniz gibi geldi. Korktum ama korkumla beraber de denedim. 6 dakikada aşk konusunda büyük büyük atıp tutmalarımı ve varoluşsal hezeyanlarımı aşağıda bulabilirsiniz:
AŞK bir kişiye duyulan bir duyguysa gerçekten günlük kullanımda ziyan edilmiş bir kelime. Herkesin ağzından duyulabilecek şeyler genelde toplum tarafından içi boşaltılmaya çalışılan, gerçek potansiyelinden korkulan şeyler sanırım. Gerçekten aşık olmuş birini tanımıyorum. Birbirlerine sevgiyle ya da saplantılı bir tutkuyla bakan insanlar görüyorum ama aşkla bakan yok gördüğüm. Aşk içten bilinen, koşulsuzca varlığı kabul edilen bir şey olabilir belki. Bir şeyler bizi yaratmış olabilir gibi geliyor mesela. Bu kadar saat gibi çalışan bir sisten kendiliğinden var olabilirmiş gibi gelmiyor. Bu yaratan kişilerin, şeylerin, enerjilerin bir bildiği olduğuna inanma isteği aşk olabilir belki. Kesin bir bildikleri vardır, yoksa çok amaçsız ve saçma olur tüm bu yaşadıklarımız.Bu yaşadığımız pek çok kombinasyonun sadece biri ise bunun bir işe yaraması insana amaç verebilir anca. Bu kadar belirsiz bir varlığı anca umut edilebilen bir şeye aşk diyebiliyorum. İnsana duyulan aşk da böyle bir şey belki. Asla tam olarak bilemeyeceğimiz, anca varlığını ümit edebileceğimiz bir duygu.
Bir buçuk iyi aydır "sabah sayfaları" yazıyorum. Dişimi fırçaladıktan sonra ilk işim elime kalem kağıdı alıp o anda canlı olan ne varsa 3 sayfa boyunca yazmak. Bu da bir serbest akış yöntemi. Yazacak bir şey bulamazsanız, "yazacak bir şey bulamıyorum." yazın diyorlar. "Yazacak bir şey bulamıyorum. Bomboş yaşayıp gidiyorum. Hayatıma değer katamıyorum." gibi de devam edebilir; "Yazacak bir şey bulamıyorum. Şu anda çok huzurluyum. Zihnimi meşgul eden hiçbir kaygım yok." gibi de akabilir. Zihni devreden çıkarıp ellerin akması esas mevzumuz.
Sanalyazievi.com'a dün bir hevesle üye oldum. Çeşitli atölye paketleri hazırlanmış. Kendine uygun olan birini bulup kendi yolunu çizebiliyorsun. Benim gibi nereden başlayacağını bilemeyen geniş bir kesim olmalı ki "Nereden Başlasam Paketi" adında bir atölyeleri var. Sağlamcıyımdır. Üzerinde yürüdüğüm toprakları tanımadan çırılçıplak koşamam, buradan başladım. Siteyi bana bir güzel tanıttılar; "eğer ilgini çekerse 6 dakika pratiklerine de bir göz atabilirsin." dediler. İçimde yazmaya dair bu kadar büyük bir açlık oluşmuşken duramazdım. Boğulmayacağıma inandığım sığ sularda kovamla, küreğimle oynamaya başladım.
6 dakikada serbest akışla "aşk"la başlayan bir yazı pratiği yapmam istendi. Aşk 6 dakikada yazmak için oldukça derin bir deniz gibi geldi. Korktum ama korkumla beraber de denedim. 6 dakikada aşk konusunda büyük büyük atıp tutmalarımı ve varoluşsal hezeyanlarımı aşağıda bulabilirsiniz:
AŞK bir kişiye duyulan bir duyguysa gerçekten günlük kullanımda ziyan edilmiş bir kelime. Herkesin ağzından duyulabilecek şeyler genelde toplum tarafından içi boşaltılmaya çalışılan, gerçek potansiyelinden korkulan şeyler sanırım. Gerçekten aşık olmuş birini tanımıyorum. Birbirlerine sevgiyle ya da saplantılı bir tutkuyla bakan insanlar görüyorum ama aşkla bakan yok gördüğüm. Aşk içten bilinen, koşulsuzca varlığı kabul edilen bir şey olabilir belki. Bir şeyler bizi yaratmış olabilir gibi geliyor mesela. Bu kadar saat gibi çalışan bir sisten kendiliğinden var olabilirmiş gibi gelmiyor. Bu yaratan kişilerin, şeylerin, enerjilerin bir bildiği olduğuna inanma isteği aşk olabilir belki. Kesin bir bildikleri vardır, yoksa çok amaçsız ve saçma olur tüm bu yaşadıklarımız.Bu yaşadığımız pek çok kombinasyonun sadece biri ise bunun bir işe yaraması insana amaç verebilir anca. Bu kadar belirsiz bir varlığı anca umut edilebilen bir şeye aşk diyebiliyorum. İnsana duyulan aşk da böyle bir şey belki. Asla tam olarak bilemeyeceğimiz, anca varlığını ümit edebileceğimiz bir duygu.
Yorumlar
Yorum Gönder