Canım Okuyan,
Yazdıklarım denizde bulduğun bir şişenin içinde eline geçmediyse birbirimizden uzak insanlar değilizdir. Doğduğumuz ailelerden öğrenecek çok şeyimiz olsa da bir noktada onlardan ve bize öğrettikleri dünya görüşünden göbek bağımızı kesip kendi değer yargılarımızla bir dünya, bir aile yaratmamız gerektiğine inanıyorum. Yazdıklarımı sana okutabilecek cesareti bulduysam, sen de benim kendi yarattığım ailemdensin.
Hayattaki "o an"lara inanıyorum. O an anlarsın; o an çok mutluydun; o an büyülüdür ya da o anda yıkıldın... Bir an öncesi ya da sonrası değil... Gözünün önüne gelen bir fotoğraf, vücudundan geçen bir ürperti olur onu hatırladığında. Ben böyle anların peşindeyim. Yaşanan şey sadece bir anlık; ama zihnimin onu eğip büküyor, üzerine anlamlar yüklüyor, dönüp dönüp ona gidiyor ya da o anı senden siliyor ama üzerine bir davranış bina ediyor, bütün hayatımıza o anı yayıveriyor. Ben sana bulduğum bazı anları göstermeye niyetliyim. Hepsi benim olmayabilir; ama benden çıktıkarına göre öyle pek de benden bağımsız değildir. Belki bu anlar senin içindeki bir şeylerle de tepkimeye girer ve senin hayatında yayılmaya devam eder. İşte bu olabilirse muazzam olur, aile oluruz.
Benim yazdıklarında bulabileceğin bunlar olsa da itiraf edeyim ki sana yazmadım bunları. Kalemin kağıtta akmasına izin vererek kendi hayatımın üzerine oturduğu temelleri bulmak için arkeolojik bir kazı yapıyorum. Elimde şifreli, bazı parçaları eksik bir define haritası var gibi düşün. İstiyorum ki içimde saklı sandıkları bulayım, tozlarını alıp kilitlerini kırayım, hazinelerim gün ışığında parlasın.
Bu şifreli define haritasını deşifre edebilmek için yan yana getirip bantlarla yapıştırabileceğim parçalara, "o an"lara ihtiyaç duyuyorum. Yazarken karşıma çıkan, içimde var olduğunu hiç bilmediğim anlar buluyorum. Bazılarını beğeniyor, bazılarını görmek bile istemiyorum. Anlarıma sahip çıkmak, onları giydirip süsleyerek onurlandırmak niyetindeyim. Hazinelerim gün ışığında parlasın, altın sikkelerim bir tüccarın elinden bir esnafın cebine girsin, zümrüt kolyelerim bir prensesin gerdanında salınsın hevesindeyim.
Ben bir define avına çıkıyorum. Sen de ailemdensin. Bulduklarıma belki şöyle bir göz atmak istersin...
Yazdıklarım denizde bulduğun bir şişenin içinde eline geçmediyse birbirimizden uzak insanlar değilizdir. Doğduğumuz ailelerden öğrenecek çok şeyimiz olsa da bir noktada onlardan ve bize öğrettikleri dünya görüşünden göbek bağımızı kesip kendi değer yargılarımızla bir dünya, bir aile yaratmamız gerektiğine inanıyorum. Yazdıklarımı sana okutabilecek cesareti bulduysam, sen de benim kendi yarattığım ailemdensin.
Hayattaki "o an"lara inanıyorum. O an anlarsın; o an çok mutluydun; o an büyülüdür ya da o anda yıkıldın... Bir an öncesi ya da sonrası değil... Gözünün önüne gelen bir fotoğraf, vücudundan geçen bir ürperti olur onu hatırladığında. Ben böyle anların peşindeyim. Yaşanan şey sadece bir anlık; ama zihnimin onu eğip büküyor, üzerine anlamlar yüklüyor, dönüp dönüp ona gidiyor ya da o anı senden siliyor ama üzerine bir davranış bina ediyor, bütün hayatımıza o anı yayıveriyor. Ben sana bulduğum bazı anları göstermeye niyetliyim. Hepsi benim olmayabilir; ama benden çıktıkarına göre öyle pek de benden bağımsız değildir. Belki bu anlar senin içindeki bir şeylerle de tepkimeye girer ve senin hayatında yayılmaya devam eder. İşte bu olabilirse muazzam olur, aile oluruz.
Benim yazdıklarında bulabileceğin bunlar olsa da itiraf edeyim ki sana yazmadım bunları. Kalemin kağıtta akmasına izin vererek kendi hayatımın üzerine oturduğu temelleri bulmak için arkeolojik bir kazı yapıyorum. Elimde şifreli, bazı parçaları eksik bir define haritası var gibi düşün. İstiyorum ki içimde saklı sandıkları bulayım, tozlarını alıp kilitlerini kırayım, hazinelerim gün ışığında parlasın.
Bu şifreli define haritasını deşifre edebilmek için yan yana getirip bantlarla yapıştırabileceğim parçalara, "o an"lara ihtiyaç duyuyorum. Yazarken karşıma çıkan, içimde var olduğunu hiç bilmediğim anlar buluyorum. Bazılarını beğeniyor, bazılarını görmek bile istemiyorum. Anlarıma sahip çıkmak, onları giydirip süsleyerek onurlandırmak niyetindeyim. Hazinelerim gün ışığında parlasın, altın sikkelerim bir tüccarın elinden bir esnafın cebine girsin, zümrüt kolyelerim bir prensesin gerdanında salınsın hevesindeyim.
Ben bir define avına çıkıyorum. Sen de ailemdensin. Bulduklarıma belki şöyle bir göz atmak istersin...
Yorumlar
Yorum Gönder